
Sensizim işte...
Senle dolu koca bir boşluğun ortasında.
Sensiz geçen ilk sonbahardayım,hafiften bir rüzgar bana seni fısıldıyor,biraz da senin kokunu getiriyor bana.Usulca ürkekçe biraz da utanırcasına.Kokun değişmiş,rüzgar söyledi; yeni aşkın vermiş sana bu kokuyu,daha çok sevmişsin benimkinden,daha çok...
Ona daha çok''Seni seviyorum.''demişsin,Doğru mu desem neye yarar? Benim değilsin artık ve hiç olmayacaksın birdaha,hep olduğun gibi...
Bana da söylemiştin; seviyorum seni demiştin,asla bırakmam,bi başkasına asla ''Seni seviyorum''diyemem demiştin.Şimdi ben neye yanayım söylesene; beni bırakıp çekip gitmene mi,yoksa,yoksa benden bir başkasına''Seni seviyorum.''diyebilmene mi? Ne ye?
Peki söylesene ona da söyledin mi,inandırdın mı yalan aşkına,kandırdın mı onu da benim gibi?
Vitrine koyduğun hangi, hangi aşkı aldın bu defa,nasıl başladın ve nasıl bitireceksin ??
Peki ben sana ne yaptım söyler misin ne yaptım?
Seni sevmekten,sana tapmaktan ve beni sana vermekten başka ne yaptım...
Eğer varsa bir suçum,eğer kırdıysam kalbini,bilmeden üzdüysem seni,yaptımsa böyle bi aptallık lütfen bunu bana sen söyle olur mu...
Şimdi beni bırakıp gittiğin yerdeyim,tam aynı yerde.Ama bu sefer beni bırakıp gidecek bir sen yok burda.Son kez elimden tutup,alnımı öpüp gidecek bir sen yok işte.Her şey aynı yerinde.Hemde her şey.Hani çok sevdiğin kırmızı koltuk varya; şu tahta kapıyı çarpıp gittiğin günden beri bomboş ve yapayalnız.Tıpkı benim gibi diyeceğim ama ben bomboş değilim ki sevgili,ben bomboş değilim ki...İçimde kocaman bir sen bir de sen varsın işte.
Dışarıya bakmaya doyamazdın hani yağmur yağarken.Şimdide yağmur yağıyor.Ve,yere düşen her damlanın yüreğinde bir sen gizli bir de sen...